BAP 13

BU üçüncü defadır ki yanınıza geliyorum. İki veya üç şahidin ağzı ile her söz sabit kılınacaktır.
2. Önce dedim, ve ikinci defa hazır iken olduğu gibi, ve şimdi gaip olarak, evelce günah işlemiş olanlara ve diğerlerinin hepsine önceden diyorum: Eğer yine gelirsem, esirgemiyeceğim;
3. çünkü bende söyliyen, size karşı zayıf olmayıp ancak aranızda kudretli olan Mesihin delilini arıyorsunuz;
4. çünkü zayıflık ile haça gerildi, fakat Allahın kudretile yaşıyor. Çünkü biz de onda zayıfız, fakat sizin için olan Allahın kudretile onunla beraber yaşıyacağız.
5. İmanda mısınız diye kendi kendinizi deneyin; kendinizi imtihan edin. Yahut kendiniz hakkında bilmiyor musunuz ki, eğer merdut değilseniz, İsa Mesih sizdedir?
6. Fakat ümit ederim ki, bizim merdut olmadığımızı bileceksiniz.
. Ve sizin fena bir şey yapmamanız için Allaha dua ediyoruz; bu da makbul görünmemiz için değil, ancak biz merdutlar gibi olsak bile, sizin iyi olanı yapmanız içindir.
8. Çünkü hakikate karşı değil, ancak hakikat için bir şey yapabiliriz.
9. Çünkü ne zaman biz zayıf ve siz kuvvetli olursanız, seviniyoruz; bunu, yani, sizin ikmal edilmenizi, dua ediyoruz.
10. Ve yıkmak için değil, bina etmek için Rabbin bana verdiği salâhiyete göre, hazır iken şiddetle davranmıyayım diye, bu şeyleri bunun için gaip iken yazıyorum.
11. Ve baki hoşça kalın, ey kardeşler. Kemale gayret edin; müteselli olun; ayni şeyi düşünün; selâmette olun; ve muhabbet ve selâmet Allahı sizinle beraber olacaktır.
12. Birbirinizi mukaddes öpüşle selâmlayın.
13. Bütün mukaddesler size selâm ederler.
14. Rab İsa Mesihin inayeti, ve Allahın muhabbeti, ve Ruhülkudüsün müşareketi hepiniz ile beraber olsun.

BAP 12

FAİDELİ değilse de, övünmek lâzımdır; imdi rüyetlere ve Rabbin vahiylerine geleceğim.
2. On dört yıl önce, Mesihte bir adam (bilmem, bedende mi, bilmem, bedenden hariç mi, Allah bilir), üçüncü göke kadar kapılıp götürülmüş böyle bir adam bilirim.
3. Ve böyle bir adam bilirim ki (bedende mi, bedenden hariç mi, bilmem, Allah bilir),
4. cennete kapılıp götürüldü, ve insana söylemek caiz olmıyan söylenmez sözler işitti.
5. Böyle bir kimse hakkında övüneceğim; fakat zayıflıklarımdan başka, kendi hakkımda övünmiyeceğim.
6. Çünkü övünmek istiyecek olursam, akılsız olmıyacağım; çünkü hakikati söyliyeceğim; fakat kimse bende gördüğü, yahut benden işittiği şeyden fazla benim hakkımda düşünmesin diye çekiniyorum.
7. Ve vahiylerin çok büyük olmasından kibirlenmiyeyim diye, bana bedende bir diken, beni yumruklamak için bir Şeytan meleği, verildi, ta ki, kibirlenmiyeyim.
8. Benden ayrılsın diye, bunun için üç kere Rabbe yalvardım.
9. Ve bana dedi: İnayetim sana yeter; çünkü kuvvetim zayıflıkta tamam olur. İmdi çok hazzederek zayıflıklarımla daha ziyade övüneceğim, ta ki, Mesihin kuvveti benim üzerime konsun.
10. Bundan dolayı Mesih uğrunda zayıflıklara, sitemlere, zaruretlere, ezalara ve darlıklara razıyım; çünkü ne zaman zayıf isem, o zaman kuvvetliyim.
11. Akılsız oldum; siz beni mecbur ettiniz; çünkü ben sizin tarafınızdan tavsiye olunmalı idim; zira her ne kadar bir şey değilsem de, en faik resullerden hiç bir şeyde eksiğim yoktur.
12. Gerçek bütün sabır ile, alâmetlerle, hârikalarla, ve kudretli işlerle aranızda resul alâmetleri işlendi.
13. Çünkü ben kendim size yük olmadığımdan başka, obir kiliselerden aşağı kaldığınız şey nedir? bu haksızlığı bana bağışlayın.
14. İşte, bu üçüncü defadır ki, yanınıza gelmeğe hazırım; ve size yük olmıyacağım; çünkü sizde olanı değil, fakat sizi arıyorum; çünkü çocukların ana babalarına değil, fakat ana babaların çocuklara mal biriktirmesi lâzımdır.
15. Ve ben canlarınız uğruna çok hazzederek sarfedeceğim ve sarfolunacağım. Eğer sizi ziyadesile seversem, daha eksik mi sevilirim?
16. Öyle de olsun, ben size yük olmadım; fakat kurnaz olarak, hile ile sizi elde ettim!
17. Acaba size gönderdiğim adamlardan biri vasıtası ile sizden bir menfaat aldım mı?
18. Titusu teşvik ettim, ve kardeşi beraber gönderdim. Titus sizden bir menfaat aldı mı? ayni ruhta, ayni izlerde yürümedik mi?
19. Çoktan beridir size karşı kendimizi müdafaa ediyoruz fikrinde misiniz? Biz Allahın karşısında, Mesihte söyliyoruz. Ve bütün şeyler, ey sevgililer, sizin bina olunmanız içindir.
20. Çünkü korkuyorum ki, geldiğim zaman sizi bir suretle istemediğim gibi bulacağım, ben de tarafınızdan istemediğiniz gibi bulunacağım; bir suretle münazaa, kıskançlık, öfkeler, ayrılıklar, çekiştirmeler, fısıltılar, kabarmalar, karışıklıklar bulunacak;
21. yine geldiğim zaman aranızda Allahım beni hakir edecek, ve evelce günah işlemiş olup yaptıkları pislik ve zina ve şehvet hakkında tövbe etmemiş olan bir çokları için yas tutacağım.

BAP 11

KEŞKE bir az akılsızlıkta bana tahammül etseniz; ve fakat bana tahammül ediyorsunuz.
2. Çünkü hakkınızda Allahın gayretile gayretliyim; çünkü sizi pak kız olarak tek bir ere, Mesihe, arzetmek üzre nişanladım.
3. Fakat yılan Havvayı kurnazlığı ile aldattığı gibi, belki sizin fikirleriniz de bozulup Mesihe olan sadelik ve temizlikten ayrılır diye korkuyorum.
4. Çünkü gelen adam vâzetmediğimiz başka bir İsayı vâzederse, yahut almadığınız başka bir ruhu, yahut kabul etmediğiniz başka bir incili alırsanız, iyi tahammül ediyorsunuz.
5. Çünkü hiç bir şeyde en faik resullerden eksiğim yoktur sanırım.
6. Fakat kelâmda avamdan isem de, ancak bilgide değilim; ve her suretle her şeyde bunu size gösterdik.
7. Yahut siz yükselesiniz diye, kendimi alçaltarak günah mı ettim? Çünkü Allahın incilini size meccanen müjdeledim.
8. Sizin hizmetiniz için, ücret alarak başka kiliseleri soydum;
9. ve aranızda hazır ve muhtaç iken, kimseye yük olmadım; çünkü kardeşler Makedonyadan geldikleri zaman, benim eksiklerimi tamamladılar; ve her şeyde kendimi size ağırlık olmaktan korudum, ve koruyacağım.
10. Mesihin hakikati bendedir; Ahaya iklimlerinde hiç kimse beni bu övünmeden susturmıyacaktır.
11. Niçin? sizi sevmediğimden mi? Allah bilir.
12. Fakat övündükleri şeyde bizim gibi bulunsunlar diye, fırsat arıyanlardan fırsatı kesmek için, yapmakta olduğum şeyi de yapacağım.
13. Çünkü bu gibi adamlar sahte resuller, hileli işçiler, Mesihin resulleri suretine girenlerdir.
14. Ve şaşılacak şey değil, çünkü Şeytan kendisi nur meleğinin suretine girer.
15. İmdi onun hizmetçileri de salâh hizmetçileri suretine girerlerse, büyük bir şey değildir; onların sonu işlerine göre olacaktır.
16. Tekrar diyorum: Kimse beni akılsız sanmasın; fakat eğer sanıyorsanız, beni akılsız olarak da kabul edin ki ben de bir az övüneyim.
17. Söylediğimi Rabbe göre değil, ancak akılsızlıkta imiş gibi bu övünme itimadı ile söyliyorum.
18. Mademki bir çokları bedene göre övünüyorlar, ben de övüneceğim.
19. Çünkü siz akıllılar olup akılsızlara hazzederek tahammül edersiniz.
20. Çünkü eğer bir kimse sizi esir ederse, eğer bir kimse sizi yerse, eğer bir kimse sizi kaparsa, eğer bir kimse size kibir ederse, eğer bir kimse sizi tokatlarsa, tahammül edersiniz.
21. İtibarsızlık yolunda söyliyorum; sanki biz zayıf olmuştuk. Fakat birinin cesaret ettiği şeyde (akılsızlıkla söyliyorum), ben de cesaret ediyorum.
22. İbranî midirler? ben de. İsrailî midirler? ben de. İbrahim zürriyeti midirler? ben de.
23. Mesihin hizmetçileri midirler? (aklı yok gibi söyliyorum) ben daha fazla; emeklerde daha ziyade, hapislerde daha ziyade, dayaklarda ölçüden aşırı, ölümlerde çok defa.
24. Yahudiler tarafından beş defa kırktan bir eksik dayak yedim.
25. Üç defa değnekle dövüldüm; bir defa taşlandım; üç defa deniz kazası geçirdim; bir gece bir gündüzü enginde geçirdim;
26. yolculuklarda çok defa, ırmaklar tehlikelerinde, haydutlar tehlikelerinde, benim soyumdan olanlardan tehlikelerde, Milletlerden tehlikelerde, şehirde tehlikelerde, çölde tehlikelerde, denizde tehlikelerde, sahte kardeşler arasında tehlikelerde;
27. emek ve zahmette, çok defa uykusuzlukta, açlık ve susuzlukta, çok defa oruçlarda, soğukta ve çıplaklıkta kaldım.
28. Hariçten olan şeylerden başka, her gün beni ezen bütün kiliselerin kaygısıdır.
29. Kim zayıf olur da ben zayıf olmam? kim sürçtürülür de ben yanmam?
30. Eğer övünmek lâzımsa, zayıflığıma ait şeylerle övüneceğim.
31. Ebediyen mubarek olan Rab İsanın Allahı ve Babası bilir ki, yalan söylemiyorum.
32. Şamda kıral Aretasın valisi beni tutmak için Şamlıların şehrini muhafaza altına almıştı;
33. ve surun içinden, pencereden, küfe ile sarkıtıldım, ve onun elinden kaçtım.

BAP 10

İMDİ aranızda hazır iken hakir, fakat gaip iken size karşı cesur olan Pavlus, ben kendim, Mesihin hilmi ve lûtufkârlığı ile sizden rica ediyorum;
2. ve yalvarırım ki, hazır iken, bizi bedene göre yürüyenlerden sayanların bazılarına karşı cesaret etmek niyetinde olduğum itimatla cesaretli olmıyayım.
3. Çünkü bedende yürüyor isek de, bedene göre cenketmiyoruz
4. (çünkü cengimizin silâhları cismanî değildirler, fakat kaleleri yıkması için Allah indinde kudretlidirler);
5. düşünceleri ve Allahın bilgisine karşı kalkışan her yüksek şeyi yıkıyoruz, ve her fikri Mesih itaatine esir ediyoruz;
6. ve ne zaman itaatiniz tamamlanırsa, her itaatsizliğin öcünü almağa hazırız.
7. Karşınızda olan şeylere bakıyorsunuz. Eğer bir kimse Mesihe ait olduğundan kendisine itimat ediyorsa, nefsinde tekrar şunu düşünsün ki, kendisi nasıl ise, böylece biz de Mesihe aidiz.
8. Çünkü sizi yıkmak için değil, fakat bina etmek için Rabbin bize verdiği salâhiyet hakkında bir az fazla övünecek olursam da, mahçup olmıyacağım;
9. ta ki, mektuplarımla sizi korkutur gibi görünmiyeyim.
10. Çünkü: Onun mektupları ağır ve kuvvetli, fakat bedenin huzuru zayıf, ve sözü hiçtir, diyorlar.
11. Böyle bir adam şunu düşünsün ki, biz gaip iken mektuplar vasıtası ile kelâmda nasıl adamlar isek, hazır iken işte de öyle adamlarız.
12. Çünkü kendilerini tavsiye edenlerin bazıları ile kendimizi bir tutmağa, yahut kıyas etmeğe cesaret etmiyoruz; fakat onlar kendilerini kendilerile ölçerek, ve kendilerini kendilerile kıyas ederek anlayışsız oluyorlar.
13. Fakat biz ölçümüzden öte şeyler için değil, ancak size kadar bile erişmek üzre Allahın ölçü olarak bize ölçtüğü hududun ölçüsüne göre övünürüz.
14. Çünkü size erişmemiş gibi kendimizi fazla uzatmıyoruz; çünkü Mesihin incilinde size kadar bile eriştik;
15. ölçümüzden öte şeylerle, başkalarının emeklerile övünmiyoruz;
16. fakat imanınız büyüdükçe, incili sizden öte yerlere vâzetmek üzre, hududumuza göre daha ziyadesi için sizde genişliyeceğimizi, ve başkasının hududunda hazır şeyler için övünmiyeceğimizi ümit ederiz.
17. “Fakat övünen Rab ile övünsün.”*
18. Çünkü kendini tavsiye eden değil, fakat makbul olan Rabbin tavsiye ettiği adamdır.
*Yeremya 9:24.

BAP 9

ÇÜNKÜ mukaddesler için olan hizmet hakkında size yazmak benim için zaittir;
2. çünkü Ahaya geçen yıldan beri hazırlanmıştır diye, onunla hakkınızda Makedonyalılara övündüğüm arzunuzu bilirim; ve himmetiniz bir çoklarını harekete getirdi.
3. Fakat sizin hakkınızda olan övünmemiz bu hususta boş kalmasın, ve dediğim gibi hazırlanmış olasınız diye, kardeşleri gönderiyorum;
4. ta ki, Makedonyalılar benimle beraber gelirler, ve sizi hazırlanmamış bulurlarsa, biz (siz demiyelim) bu itimatta bir suretle mahçup olmıyalım.
5. İmdi size evvelâ varmalarını, ve önceden vadedilmiş olan atiyenizi evvelâ tertip etmelerini kardeşlerden rica etmeği lüzumlu sandım; ta ki, o, bir cimrilik değil, bir cömertlik olarak hazır olsun.
6. Fakat bunu bilin: Az eken az da biçer, ve bol eken bol da biçer.
7. Hüzünle yahut mecburiyetle değil, herkes yüreğinde niyet ettiği gibi versin; çünkü Allah sevinç ile vereni sever.
8. Ve her şeyde, her vakitte, her iyi iş için tam kifayetiniz olarak artasınız diye, Allah size her inayeti artırmağa kadirdir; 9 nitekim yazılmıştır: “Dağıttı, yoksullara verdi; Salâhı ebediyen durur.”*
*Mezmur 112:9.
10. Ve ekinciye tohum, ve yiyecek için ekmek tedarik eden, ekeceğinizi tedarik edip çoğaltacak, ve salâhınızın semerelerini büyütecektir;
11. bizim vasıtamızla Allaha şükür hasıl eden her cömertlik için her şeyde zenginlenirsiniz.
12. Çünkü bu hizmetin icrası yalnız mukaddeslerin eksiklerini doldurmuyor, ancak Allaha çok şükürler vasıtası ile artıyor;
13. bu hizmetin tecrübesile Mesihin inciline ikrarınız itaati sebebile, ve kendilerine ve cümleye olan hizmetin cömertliğinden dolayı, Allahı taziz ediyorlar;
14. Allahın üzerinizde olan çok fazla inayetinden dolayı, hakkınızda dua ederek sizi özliyorlar.
15. İfade olunmaz atiyesi için Allaha şükrolsun.

BAP 8

İMDİ, ey kardeşler, Makedonya kiliselerinde verilmiş olan Allahın inayetini size bildiriyoruz ki,
2. büyük sıkıntı imtihanı arasında onların derin fakirliği ile beraber kendilerinin sevinç taşkınlığı onların cömertlik zenginliğinde taştı.
3. Çünkü mukaddeslere olan hizmete iştirak ve inayeti için, çok niyaz ile bizden rica ederek, kudretlerine göre,
4. şehadet ederim ki, kudretlerinin fevkinde de arzuları ile verdiler;
5. ve ümit ettiğimizden fazla olarak kendilerini önce Rabbe, ve Allahın iradesile bize teslim ettiler.
6. O kadar ki, önce başladığı gibi bu inayeti sizde öylece bitirsin diye biz Titusu teşvik ettik.
7. Fakat imanda, ve kelâmda, ve bilgide, ve her türlü gayrette, ve bize olan sevginizde, her şeyde, arttığınız gibi, çalışın ki, bu inayette de artasınız.
8. Emir olarak değil, fakat ötekilerin gayreti ile sevginizin hulûsunu da tecrübe ederek söyliyorum.
9. Çünkü Rabbimiz İsa Mesihin inayetini bilirsiniz; onun fakirliği ile siz zengin olasınız diye, zengin olduğu halde fakir oldu.
10. Ve bunda reyimi veriyorum; çünkü bu size faidelidir, siz ki, geçen yıldan beri yalnız yapmakta değil, fakat istemekte de önce başlıyanlar idiniz.
11. Şimdi de yapmağı bitirin; şöyle ki, istemekte arzu olduğu gibi, böylece malınıza göre bitirmek de olsun.
12. Çünkü eğer arzu olursa, bir kimsenin malı olmadığına göre değil, malı olduğuna göre vermesi makbuldür.
13. Çünkü başkalarına rahatlık, size sıkıntı olsun diye değil, fakat müsavattan ötürü;
14. onların fazlası sizin eksiğiniz için olsun diye, şimdiki vakitte sizin fazlanız onların eksiği içindir;
15. ta ki: “Çok devşirene artmadı, ve az devşirene eksilmedi,”* diye yazılmış olduğu gibi, müsavat olsun.
*Çıkış 16:18.
16. Fakat sizin hakkınızda Titusun yüreğine ayni gayreti veren Allaha şükrolsun.
17. Çünkü teşvikimizi kabul etti, fakat daha gayretli olarak kendi arzusu ile tarafınıza çıkıyor.
18. Ve bütün kiliselerde methi incilde olan, ve yalnız bu değil,
19. fakat Rabbin izzeti için ve bizim arzumuzu göstermek için, hizmet ettiğimiz bu inayette kiliseler tarafından yoldaşımız da tayin olunan kardeşi onunla beraber gönderiyoruz;
20. şundan çekiniyoruz ki, tarafımızdan hizmet olunan ihsan hakkında kimse bizi ayıplamasın;
21. çünkü yalnız Rabbin huzurunda değil, fakat insanlar huzurunda da iyi şeylere dikkat ediyoruz.
22. Kendisini çok şeylerde çok kereler gayretli bulduğumuz, fakat şimdi size olan büyük itimadı sebebile çok ziyade gayretli olan kardeşimizi onlarla beraber gönderiyoruz.
23. Titusa gelince, o benim ortağım ve sizin için emekdaşımdır; kardeşlerimiz ise, kiliselerin murahhasları, Mesihin izzetidirler.
24. İmdi sevginizin, ve hakkınızda olan övünmemizin nişanesini kiliseler karşısında onlara gösterin.

BAP 7

İMDİ, ey sevgililer, bu vaitlere malik olarak kendimizi bedenin ve ruhun her murdarlığından temiz edip Allah korkusunda kudsiyeti ikmal edelim.
2. Yüreklerinizde bize yer verin; kimseye haksızlık etmedik, kimseyi ifsat etmedik, kimseyi mağdur etmedik.
3. Sizi mahkûm etmek için demiyorum; çünkü önce, beraber ölmek ve beraber yaşamak üzre yüreklerimizdesiniz, dedim.
4. Size karşı cesaretim çoktur; hakkınızda övünmem çoktur; teselli ile doluyum, her sıkıntımızda sevinçle çok taşkınım.
5. Çünkü Makedonyaya geldiğimiz zaman bile, bedenimizin hiç rahatı yoktu, fakat her veçhile sıkılıyorduk; dışardan kavgalar, içerden korkular vardı.
6. Fakat hakirleri teselli eden Allah, Titusun gelmesile, ve yalnız onun gelmesile değil, fakat hakkımdaki özlemenizi, mateminizi ve gayretinizi haber vererek,
7. tarafınızdan teselli edilmiş olduğu teselli ile bizi teselli etti; bu suretle daha ziyade sevindim.
8. Çünkü mektubumla sizi mahzun ettimse de, nadim değilim; eğer nadim oldumsa (çünkü o mektubun sizi bir müddet için olmakla beraber, mahzun ettiğini görüyorum),
9. şimdi seviniyorum; mahzun olduğunuzdan değil, fakat tövbe için mahzun olduğunuzdan seviniyorum; çünkü Allaha göre mahzun oldunuz, ta ki, hiç bir şeyde bizden ziyan çekmiyesiniz.
10. Çünkü Allaha göre olan hüzün kurtuluş için nedametsiz tövbeyi hasıl eder; fakat dünyanın hüznü ölüm hasıl eder.
11. Çünkü işte, bu ayni şey, yani, Allaha göre mahzun olmanız, sizde ne gayret, ve daha ne itizar, ne gücenme, ne korku, ne özleyiş, ne himmet, ne intikam hasıl etti! Bu şeyde pak olduğunuzu her veçhile gösterdiniz.
12. İmdi ne haksızlık eden için, ne de haksızlık gören için değil, fakat hakkımızda olan gayretinizin Allah nazarında size izhar olunması için size yazdım.
13. Bunun için teselli olunduk; ve Titusun sevinci üzerine tesellimizde daha çok sevindik; çünkü onun ruhu hepiniz tarafından rahat buldu.
14. Çünkü eğer kendisine hakkınızda bir şeyle övündümse, mahçup olmadım; fakat her şeyi size hakikatle söylediğimiz gibi, Titusun önünde övünmemiz de hakikat bulundu.
15. Ve hepinizin itaatini, nasıl korku ve titreme ile kendisini kabul ettiğinizi, hatırladıkça size olan sevgisi daha ziyade artıyor.
16. Her şeyde hakkınızda itimadım olduğundan seviniyorum.

BAP 6

VE onunla beraber işliyerek Allahın inayetini boş yere kabul etmemenizi biz de rica ediyoruz
2. (çünkü diyor: “Makbul vakitte seni işittim, Ve kurtarış gününde sana yardım ettim;”*
*İşaya 49:8.
makbul vakit işte, şimdidir; kurtuluş günü işte, şimdidir);
3. hiç bir şeyde hiç bir tökez vermedik, ta ki hizmetimiz ayıplanmasın,
4. fakat Allahın hizmetçileri olarak çok sabırda, sıkıntılarda, zaruretlerde, darlıklarda,
5. dayaklarda, hapislerde, karışıklıklarda, emeklerde, uykusuzluklarda, oruçlarda,
6. nezahette, bilgide, tahammülde, iyilikte, Ruhülkudüste, riyasız sevgide,
7. hakikat kelâmında, Allahın kudretinde; sağda ve solda salâhın silâhları ile,
8. izzetle ve hakaretle, fena şöhretle, ve iyi şöhretle, aldatıcılar gibi, fakat doğrular olarak;
9. bilinmiyenler gibi, fakat iyi bilinenler olarak; ölenler gibi, ve işte, yaşıyoruz; tedip olunanlar gibi, fakat öldürülmiyenler olarak;
10. mahzun olanlar gibi, fakat daima sevinenler olarak; fakirler gibi, fakat bir çoklarını zenginleştirenler olarak; hiç bir şeyi olmıyanlar gibi, fakat her şeyi olanlar olarak, her şeyde kendimizi tavsiye ederiz.
11. Ey Korintoslular, ağzımız size açılmış, yüreğimiz genişlenmiştir.
12. Bizde sıkılmış değilsiniz, fakat duygularınızda sıkılmışsınız.
13. Fakat ayni ile mukabele için (çocuklarıma söyler gibi söyliyorum), siz de geniş olun.
14. İmansızlarla uygunsuz boyunduruğa girmeyin; çünkü salâh ile fesadın ne ortaklığı olur? yahut nur ile karanlığın ne iştiraki olur?
15. Ve Mesih ile Belial arasında ne ittifak olur? yahut iman edenin iman etmiyenle ne hissesi olur?
16. Ve putlarla Allahın mabedinin ne muvafakati olur? çünkü biz hay olan Allahın mabediyiz; nitekim Allah demiştir: “Aralarında oturacağım ve yürüyeceğim; ve onların Allahı olacağım, ve onlar kavmım olacaklar.”*
17. Bunun için Rab diyor: “Onların ortasından çıkın ve ayrılın, Ve murdara dokunmayın, Ve ben sizi kabul edeceğim;”*
*Çıkış 29:45; Levililer 26:12.
*İşaya 52:11.
18. Ve her şeye kadir olan Rab diyor: “Size Baba olacağım, Ve siz bana oğullar ve kızlar olacaksınız.”*
*Hoşea 1:10.

BAP 5

ÇÜNKÜ biliriz ki eğer dünyevî çadır evimiz yıkılırsa, göklerde Allahtan bir binamız, el ile yapılmamış ebedî bir evimiz, vardır.
2. Çünkü gökten olan meskenimizi giyinmeği özliyerek gerçekten bunda ah çekiyoruz;
3. hiç olmazsa giyinmiş olursak, çıplak bulunmayız.
4. Çünkü bu çadırda olan bizler yük altında olarak ah çekiyoruz, çünkü soyunmak değil, ancak giyinmek istiyoruz, ta ki fani olan, hayat tarafından yutulsun.
5. Bu ayni şey için bizi hazırlamış ve bize Ruh peyini vermiş olan Allahtır.
6. İmdi her vakit itimat eder ve biliriz ki bedende mukim oldukça, Rabden uzaktayız
7. (çünkü görünüşle değil, iman ile yürüyoruz);
8. ve itimat ederiz, diyorum, ve daha ziyade bedenden uzak, ve Rabbin yanında bulunmağı arzu ederiz.
9. Bunun için gerek bedende mukim, ve gerek uzakta olsak da, kendisine makbul olmağa gayret ederiz.
10. Çünkü Mesihin hüküm kürsüsü önünde hepimizin görünmesi gerektir; ta ki herkes, gerek iyi gerek kötü, yaptığı şeylere göre bedende yapılan şeyleri alsın.
11. İmdi Rabbin korkusunu bilerek insanları ikna ediyoruz, fakat Allaha izhar olunduk, ve sizin vicdanınıza da izhar olunduğumuzu ümit ederim.
12. Kendimizi size tekrar tavsiye etmiyoruz, fakat size bizim için övünme fırsatını veriyoruz, ta ki yürekle değil, gösterişle övünenlere bir cevabınız olsun.
13. Çünkü eğer kendimizde değilsek, Allah içindir; eğer aklımız başımızda ise, sizin içindir.
14. Çünkü Mesihin sevgisi bizi zorluyor; ve böyle hükmediyoruz ki hepsi uğruna biri öldü, öyle ise, hepsi öldüler;
15. ve hepsi uğruna öldü, ta ki yaşıyanlar artık kendileri için değil, fakat kendileri uğruna ölen ve kıyam eden için yaşasınlar.
16. Şöyle ki biz bundan böyle bedene göre kimseyi tanımayız; ve Mesihi bedene göre tanıdıksa da, artık şimdi öylece tanımıyoruz.
17. Şöyle ki eğer bir kimse Mesihte ise, yeni hilkattir; eski şeyler geçtiler; işte, yeni oldular.
18. Fakat her şey Allahtandır; o, Mesih vasıtası ile bizi kendisile barıştırdı; ve barışma hizmetini bize verdi;
19. yani, kendisile dünyayı barıştırarak, suçlarını onlara saymıyarak, ve bize barışma kelâmını teslim etmiş olarak, Allah Mesihte idi.
20. İmdi Allah sanki vasıtamızla rica ediyormuş gibi, Mesih uğruna elçilik ediyoruz; Allah ile barışın, diye Mesih uğruna yalvarıyoruz.
21. Günahı bilmiyeni bizim için günah yaptı, ta ki biz kendinde Allahın salâhı olalım.

BAP 4

BUNUN için merhamete nail olduğumuza göre bu hizmetimiz varken yorulmayız;
2. fakat kurnazlık ile yürümiyerek, Allahın kelâmını tağşiş etmiyerek, ancak hakikatin izharı ile kendimizi Allahın huzurunda her insanın vicdanına tavsiye ederek, utancın gizli şeylerini reddettik.
3. Ve hattâ incilimiz örtülü ise, helâk olanlarda örtülüdür;
4. Allahın sureti olan Mesihin izzet incilinin nuru doğmasın diye, bu dünyanın ilâhı imansızların fikirlerini kendilerinde körletmiştir.
5. Çünkü kendimizi değil, fakat Mesih İsayı Rab olarak, kendimizi de İsa için sizin kullarınız diye vâzediyoruz.
6. Çünkü: “Karanlıktan nur parlıyacak,”* diyen Allah, İsa Mesihin yüzünde Allahın izzeti bilgisinin nurunu vermek için bizim yüreklerimizde parladı.
*Tekvin 1:3.
7. Fakat bu hazineye toprak kaplar içinde malikiz, ta ki kuvvetin aşırı büyüklüğü bizden olmayıp Allaha ait olsun;
8. her şeyde sıkıştırılmışız, fakat darlıkta değiliz; şaşırmışız, fakat meyus değiliz;
9. kovalanıyoruz, fakat terkolunmuş değiliz; yere vurulmuşuz, fakat helâk olmuş değiliz;
10. İsanın hayatı da bedenimizde izhar olunsun diye, İsanın ölümünü daima bedenimizde taşıyoruz.
11. Çünkü bizim fani bedenimizde İsanın hayatı da izhar olunsun diye, biz yaşıyanlar İsa için her zaman ölüme teslim olunuyoruz.
12. Şöyle ki ölüm bizde, fakat hayat sizde âmil oluyor.
13. Fakat: “İman ettim, onun için söyledim,”* diye yazılmış olduğuna göre, imanın ayni ruhuna malik olarak,
14. Rab İsayı kıyam ettiren, bizi de İsa ile kıyam ettireceğini, ve sizinle beraber arzedeceğini bilerek, biz de inanıyoruz, ve onun için söyliyoruz.
15. Çünkü hepsi sizin içindir; ta ki inayet bir çoklarının vasıtası ile çoğalarak Allahın izzeti için şükranı artırsın.
*Mezmur 116:10.
16. Bundan dolayı yorulmuyoruz; fakat her ne kadar haricî adamımız zeval buluyorsa da, derunî adamımız günden güne yenileniyor.
17. Çünkü görülen şeylere değil, görülmiyenlere bakarak bir an için olan sıkıntımızın hafifliği bizim için izzetin ebedî ağırlığını çok ve daha çok hasıl eder;
18. çünkü görülenler geçicidir, fakat görülmiyenler ebedîdir.

BAP 3

KENDİMİZİ tekrar tavsiye etmeğe mi başlıyoruz? yahut bazıları gibi size, yahut sizden tavsiye mektuplarına mı muhtacız?
2. Bütün insanlar tarafından bilinen ve okunan, yüreklerimizde yazılmış mektubumuz sizsiniz;
3. mürekkeple değil, fakat hay olan Allahın Ruhu ile, taş levhalara değil, etten yürekler levhalarına yazılmış, tarafımızdan hazırlanmış Mesihin mektubu olarak zahir oluyorsunuz.
4. Ve Mesih vasıtası ile Allaha doğru böyle itimadımız vardır;
5. bir şeyi kendimizden gibi düşünmeğe biz kendimiz kâfi değiliz, fakat kifayetimiz Allahtandır;
6. ve o bizi yeni ahdin, harfin değil ancak ruhun hizmetçileri olmağa kâfi kıldı; çünkü harf öldürür, fakat ruh diriltir.
7. Fakat taşlara harflerle kazılmış olan ölüm hizmeti izzetle geldi ise—hattâ İsrail oğulları yüzünün geçmekte olan izzetinden ötürü Musanın yüzüne dikkatle bakamıyorlardı,
8. ruh hizmeti nasıl daha ziyade izzetle olmaz?
9. Çünkü mahkûmiyet hizmetinin izzeti varsa, salâh hizmeti izzette daha çok ziyade artar.
10. Çünkü taziz edilmiş olan, bu hususta, daha faik izzet sebebinden, taziz olunmadı.
11. Çünkü geçmekte olan izzetli oldu ise, baki kalan daha çok ziyade izzetlidir.
12. İmdi böyle ümidimiz olarak çok cesaret kullanıyoruz,
13. ve geçmekte olanın sonuna İsrail oğulları dikkatle bakmasınlar diye, kendi yüzü üzerine peçe koyan Musa gibi değiliz;
14. fakat onların fikirleri körlendi; çünkü Mesihte iptal olunduğu onlara keşfolunmıyarak, ayni peçe eski ahdin okunmasında bugünkü güne kadar duruyor.
15. Fakat bugüne kadar Musa okundukça, peçe onların yüreği üzerinde kalıyor.
16. Fakat ne zaman Rabbe dönerse, peçe kaldırılır.
17. Ve Rab Ruhtur, ve Rabbin Ruhu nerede ise, hürriyet oradadır.
18. Fakat biz hepimiz peçesiz yüzle Rabbin izzetini aynada imiş gibi görerek izzetten izzete ayni surete değiştiriliyoruz; bu da Ruh olan Rab tarafındandır.

BAP 2

FAKAT kendim için tekrar size hüzün ile gelmemeğe azmettim.
2. Çünkü eğer ben sizi mahzun edersem, bu halde tarafımdan mahzun edilenden başka beni sevindiren kimdir?
3. Ve benim sevincim hepinizin sevincidir diye, hepinize güvenmiş olarak geldiğim zaman, sevinmekliğim lâzım gelenlerden hüznüm olmaması için, bunu aynen yazdım.
4. Çünkü mahzun olasınız diye değil, ancak size olan aşırı sevgimi bilesiniz diye çok sıkıntı ve yürek ıstırabı içinden çok gözyaşları ile size yazdım.
5. Fakat eğer bir kisi hüzün verdi ise, bana değil, ancak (mubalâğa etmiyeyim) kısmen hepinize hüzün verdi.
6. Böyle bir adama çokluk tarafından olan bu ceza yeter;
7. bunun için böyle bir adam çok ziyade hüznü ile yutulmasın diye, siz bilâkis daha ziyade ona bağışlamalı, ve teselli etmelisiniz.
8. Bundan dolayı ona karşı sevginizi teyit etmenizi sizden rica ederim.
9. Çünkü her şeyde itaatli misiniz diye ayarınızı bilmek için yazdım.
10. Fakat kime bir şeyi bağışlarsanız, ben de; çünkü eğer bir şeyi bağışladımsa, onu da sizin için Mesihin huzurunda bağışladım;
11. ta ki Şeytan tarafından mağdur edilmiyelim; çünkü onun düzenlerini bilmez değiliz.
12. Ve Mesihin incili için Troasa geldiğim, ve bana Rabde bir kapı açıldığı zaman,
13. kardeşim Titusu bulmadığım için ruhumda rahatım yoktu; fakat onlara veda ederek Makedonyaya çıktım.
14. Fakat bizi Mesihte daima zafer mevkibinde götüren, ve her yerde kendi bilgisinin rayihasını vasıtamızla izhar eden Allaha şükür!
15. Çünkü halâs olanlarda ve helâk olanlarda, Allaha Mesihin güzel kokusuyuz;
16. bunlara ölümden ölüme rayiha, ve onlara hayattan hayata rayihayız. Ve kim bu şeylere kâfidir?
17. Çünkü biz bir çokları gibi, Allahın kelâmını tağşiş edenler değiliz, fakat hulûstan ve Allahtan olarak Allahın huzurunda Mesihte söyliyoruz.

BAP 1

ALLAHIN iradesile Mesih İsanın resulü Pavlus, ve Timoteos kardeş, bütün Ahayada olan mukaddeslerin hepsi ile Korintosta olan Allahın kilisesine:
2. Babamız Allahtan ve Rab İsa Mesihten size inayet ve selâmet olsun.
3. Allah tarafından teselli olunduğumuz teselli ile bütün sıkıntıda olanları teselli edebilmemiz için,
4. bizi her sıkıntımızda teselli eden, her tesellinin Allahı ve rahmetlerin Babası, Rabbimiz İsa Mesihin Allahı ve Babası mubarek olsun.
5. Çünkü Mesihin elemleri nasıl bize çoğalıyorsa, bizim tesellimiz de Mesih vasıtası ile böylece çoğalıyor.
6. Fakat eğer sıkıntı çekiyorsak, sizin teselliniz ve kurtuluşunuz içindir; ve eğer teselli olunuyorsak, bizim çekmekte olduğumuz ayni elemlerin tahammülünde âmil olan teselliniz içindir;
7. elemlere olduğu gibi, böylece teselliye de ortak olduğunuzu bilerek hakkınızdaki ümidimiz de sabittir.
8. Çünkü, ey kardeşler, Asyada vaki olan sıkıntımızın size meçhul kalmasını istemeyiz, takat fevkınde pek ziyade ezildik, hattâ yaşamaktan bile meyus olduk;
9. fakat ölüm ilâmımız bizim kendimizde oldu, ta ki kendimize değil, ancak ölüleri kıyam ettiren Allaha güvenelim;
10. o bizi o kadar büyük ölümden kurtardı, ve kurtaracaktır;
11. ve siz de bizim için duanızla yardım ederek yine kurtaracağında dahi ona ümidimiz vardır; ta ki çok kimseler vasıtası ile bize olan lûtuf için bizden dolayı çok kimseler tarafından şükrolunsun.
12. Çünkü bizim övünmemiz budur, yani, dünyada ve daha ziyade size karşı Allahın kudsiyeti ve hulûsu ile, cismanî hikmetle değil, fakat Allahın inayetile hareket ettiğimize vicdanımızın şehadetidir.
13. Çünkü okuduğunuz, yahut tanıdığınız şeylerden başka şeyler de size yazmıyoruz;
14. ve ümit ederim ki bizi bir parça tanımış olduğunuz gibi sona kadar tanıyacaksınız; şöyle ki Rabbimiz İsanın gününde bizim fahrımız siz olduğunuz gibi, sizin fahrınız da biziz.
15. Ve bu itimat ile, ikinci nimete nail olmanız için önce size gelmek,
16. ve sizden Makedonyaya geçmek, ve tekrar Makedonyadan size gelmek ve tarafınızdan Yahudiyeye gönderilmek niyetinde idim.
17. İmdi bunu niyet ederken, acaba hafiflik ettim mi? yahut bende evet evet, ve hayır hayır olması için niyet ettiğim şeyleri bedene göre mi niyet ettim?
18. Fakat Allah sadıktır ki bizim size olan sözümüz evet ve hayır değildir.
19. Çünkü aranızda bizim vasıtamızla, benim ve Silvanusun ve Timoteosun vasıtası ile vâzedilmiş olan Allahın Oğlu Mesih İsa evet ve hayır olmadı; fakat onda evet oldu.
20. Çünkü Allahın ne kadar vaitleri varsa, eveti ondadır; bundan dolayı bizim vasıtamızla Allaha izzet için Amini de onun vasıtası iledir.
21. Ve bizi sizin ile Mesihte sabit kılan, ve bizi meshetmiş olan, Allahtır;
22. ve o bizi mühürledi, ve bize yüreklerimizde Ruhun peyini verdi.
23. Fakat Allahı canıma şahit tutarım ki sizi esirgiyerek henüz Korintosa gelmedim.
24. İmanınıza hâkimiyetimiz olduğundan değildir, fakat sevincinizin yardımcılarıyız; çünkü imanda duruyorsunuz.