BUNUN için merhamete nail olduğumuza göre bu hizmetimiz varken yorulmayız;
2. fakat kurnazlık ile yürümiyerek, Allahın kelâmını tağşiş etmiyerek,
ancak hakikatin izharı ile kendimizi Allahın huzurunda her insanın vicdanına
tavsiye ederek, utancın gizli şeylerini reddettik.
3. Ve hattâ incilimiz örtülü ise, helâk olanlarda örtülüdür;
4. Allahın sureti olan Mesihin izzet incilinin nuru doğmasın diye, bu
dünyanın ilâhı imansızların fikirlerini kendilerinde körletmiştir.
5. Çünkü kendimizi değil, fakat Mesih İsayı Rab olarak, kendimizi de İsa
için sizin kullarınız diye vâzediyoruz.
6. Çünkü: “Karanlıktan nur parlıyacak,”* diyen Allah, İsa Mesihin yüzünde
Allahın izzeti bilgisinin nurunu vermek için bizim yüreklerimizde parladı.
*Tekvin 1:3.
7. Fakat bu hazineye toprak kaplar içinde malikiz, ta ki kuvvetin aşırı
büyüklüğü bizden olmayıp Allaha ait olsun;
8. her şeyde sıkıştırılmışız, fakat darlıkta değiliz; şaşırmışız, fakat
meyus değiliz;
9. kovalanıyoruz, fakat terkolunmuş değiliz; yere vurulmuşuz, fakat helâk
olmuş değiliz;
10. İsanın hayatı da bedenimizde izhar olunsun diye, İsanın ölümünü daima
bedenimizde taşıyoruz.
11. Çünkü bizim fani bedenimizde İsanın hayatı da izhar olunsun diye, biz
yaşıyanlar İsa için her zaman ölüme teslim olunuyoruz.
12. Şöyle ki ölüm bizde, fakat hayat sizde âmil oluyor.
13. Fakat: “İman ettim, onun için söyledim,”* diye yazılmış olduğuna göre,
imanın ayni ruhuna malik olarak,
14. Rab İsayı kıyam ettiren, bizi de İsa ile kıyam ettireceğini, ve sizinle
beraber arzedeceğini bilerek, biz de inanıyoruz, ve onun için söyliyoruz.
15. Çünkü hepsi sizin içindir; ta ki inayet bir çoklarının vasıtası ile
çoğalarak Allahın izzeti için şükranı artırsın.
*Mezmur 116:10.
16. Bundan dolayı yorulmuyoruz; fakat her ne kadar haricî adamımız zeval
buluyorsa da, derunî adamımız günden güne yenileniyor.
17. Çünkü görülen şeylere değil, görülmiyenlere bakarak bir an için olan
sıkıntımızın hafifliği bizim için izzetin ebedî ağırlığını çok ve daha çok
hasıl eder;
18. çünkü görülenler geçicidir, fakat görülmiyenler ebedîdir.